30 Ekim 2009 Cuma

Slumdog Millionaire


Nasıl da çocuklar!
Öyle ki büyüyecekler.
JamaaaaL!
O hiç büyümesin! =)))
Athos, Portoss…!


-Slumdog millionaire-

Harika bir film kesinlikle izlemelisiniz. Film, o kadar uzun olmasına rağmen hiç bitmesin istiyorsunuz. Müzikleri de kesinlikle filmi tamamlıyor. Soundtrack’ini de dinlemenizi tavsiye ederim. Ah jamalll… =) Hindistan’ı çok güzel kullanarak çekilmiş bir film. Filmdeki: yarışmaların sahtekârlıkları, oradaki yaşamın ne kadar zor olduğu, kaderin önemi, kardeşlik, aşk gibi temalar da filme ayrı bir tat katmış. Kesinlikle tavsiye ederim.

26 Ekim 2009 Pazartesi

Bugünlerde insanlara çok güvenmeye başladım. Hata mı yapıyorum bilmiyorum.

Galiba birinden tekmeyi yiyicem .
Haydi bakalım.

22 Ekim 2009 Perşembe

Doğamsı

Sesler duyuyorum, cıvıl cıvıl. Bazen garip! Korkutucu. Ama atmosfer çok iyi. Bulutlar az önce pamuksuluğunu gösterdi utanmadan, çekinmeden…
Sanki bugün bütün çiçekler, böcekler, değer veriyor bana. Nasıl olsa güneş de arkamda. Bir tek ayaklarım itaat etmiyor. Farkındayım. Çok yoruldular. Hak vermek lazım.
Bir kaplumbağa dikkatimi çekti. Kafasını çalıların arasına sokmuş, benden gizleniyor. Bir yandan da yukarıdan bir uçak sesi bütün doğallığı bozmaya çalışıyor.
Galiba şimdi hepsi benim için sustular. Kusursuz sessizlik…
Başım dik, gözlerim göğe uzanıyor.
Buradan binlerce beton yığınına bakmak sinir bozucu. Daha çok gözlerimi güneşe çeviriyorum. Oturduğum büyük taş hasta gibi. Üzerinde birçok kabarcık oluşmuş. Sarı, turkuaz gri… Güneş tarafında kalan bulutlar kızıllaşıyor. Bitmeyen hafif rüzgâr sesimi dalgalandırıyor. Bulutlar da gerçek yüzlerini kaybetmeye başladılar. Sanki onlara biri acı çektiriyormuş gibi bakıyorlar.
Geriye hiç gitmek istemiyorum aslında. Çaresizlik işte… Misafirlik bu kadarmış.
Hoşça kalın ağır başlı taşlar, sarı çiçekler, yirmi yıllık kaplumbağa, yeni doğmuş çimenler, o çalının arasından ses çıkaran garip varlık… Kendinize iyi bakın.

16 Ekim 2009 Cuma

Üç şanslı top

Beyninin en orta noktasındayım.
Bir çember gibi yayılan hücrelerinim.
Ben senim. Sense o.
Kimin istediği oluyor ki hayatta?
Boş ver be dostum.
Umurlarında değilsen umursama.
Çünkü sen hepsinden de iyisin.

Kayalar hiçbir zaman yerinden oynamaz.
Sadece üstünden birkaç toz parçacığı uçar gider.

Ben artı değilim, onlar eksi.
Ben severim. Onlar kaybeder.
Onlar benim için bir hiç.
Peki ya ben…

10 Ekim 2009 Cumartesi

Son damlalar

Kâbus görmekten, geceleri uyuyamamaktan bıktım.

İngiltere’nin bir köyümde elma toplayan bir kızın sepetindeki elmalar olmak isterdim.
Sevdiğim kızın parfümü, dudaklarındaki ruju olmak isterdim.
Hindistan’da bir varoş serserisi, Amerika’da bir zenci olmak isterdim.
Yeri geldiğinde acı çekmek, istediğimde mutlu olmak isterdim.
Bir İstanbul şairinin kalemi, kız kulesindeki bir martı olmak isterdim.
İsterdim ki dünya benim etrafımda, ben güneşin etrafında…
Herkese hâkimken ama herkesten uzakta…

Eflatun. :)

Sevgilisiyle birliktedir.
Üniversitededir.
Kitap okuyordur.
Film izliyordur.
Uyuyordur.
Çok yorgundur.
Barda içki içiyordur.
Yazıyordur.
Çok işi vardır.
Toplantıdadır.
Konsere gitmiştir.
Konferanstadır .
Her yerdedir.
Her zamandır.
Aldırmaz. Büyütmez. Sever. Anlar.
O her şeydir benim için…
Eflatun…